İşinizden Gerçek Anlamda Ne Bekliyorsunuz?
Uzun yıllar önce Jim Steffen tarafından tasarlanmış “Uyumlu Düşünme (Align Thinking)” adlı bir seminere katılmıştım. Oradaki uygulamalardan biri hayatımda büyük bir fark yaratmıştı o yüzden bunu sizinle de paylaşmak istedim.
Bu soruya nasıl cevap verirdiniz, bir düşünün. İşimden aslında tam olarak ne bekliyorum?
Bunu parçalara ayırmak için, yaptığınız işten gerçekten de kazanmak istediğiniz (gelir, beceriler, eğitim, arkadaşlık, gurur, olumlu hisler vb gibi) beş şey sayın. Acele etmeyin, üzerinde bol bol düşünün. İşinizden kazanabileceğiniz beş en önemli şeyi seçin. Şimdi de her bir maddeye 1 ila 10 arasında puan verin. Ama bu puanlamayı işinizin bu hedeflerinize ne kadar iyi ulaştığı ya da belli bir arzunuzu ne kadar iyi tatmin ettiğini düşünerek yapın. Bitirdiğinizde de (kendinizi) nasıl puanladığınıza bakın.
Eğer mevcut işiniz, işinizden beklediğiniz şeylerin çoğunu veriyorsa tatmin edici bir iş hayatı olan şanslı insanlardan birisiniz demektir. İşiniz muhtemelen size keyif, heyecan ve enerji veriyor. Aferin size, bu harika!
Peki ya işinizden bekledikleriniz, mevcut işinizden kazandığınızı hissettiklerinizden farklı ise? Bu durumda belki de kendinize şuna benzer soruları sormanın vakti gelmiştir. “Şu anda işimden ne alıyorum? Gerçekten yapmak istediğimden ne kadar farklı? İş yerindeki görevlerim bana anlamlı gelen şeylerle ilişkili mi? İşimin, ihtiyaç ve isteklerime uyması için neler yapabilirim ve tutumumu nasıl değiştirebilirim?” gibi.
Bu testi yaptığımda işimden elde etmek istediğim şeylerin şunlar olduğunu fark ettim:
- Başkalarına hizmet etme şansı. Bu dünyaya hizmet edilmek için değil, hizmet etmek için geldiğimizi anladığımızda ancak birer yetişkin haline geldiğimizi düşünüyorum.
- Anlam. Her gün birinin hayatında bir fark yaratmak istiyorum, belki sadece sıcak bir gülümsemeyle bile olsa. Hayatımda hep böyle anlamlı karşılaşmalar olsun istiyorum.
- Eğlence. Eğer bir şey eğlenceli değilse onu yapmak istemiyorum. Tabi ki yaptığımız her şey eğlenceli olamaz, bazen bazı şeyleri, başka önemli şeyleri başarabilmek için yapmamız gerekir. Ancak günüme bir şekilde eğlenceyi sıkıştırabiliyorsam bunu muhakkak yaparım.
- Sosyal etkileşim. Zeki, eğlenmeyi seven insanlarla çalışmak ve oyun oynamak benim için çok önemli. Bu yüzden de kitaplarımı yazarken hep ortak yazar olarak başkalarıyla çalıştım, insanların etrafında olmayı ve onlarla çalışmayı gerçekten de çok seviyorum.
- Büyüme ve öğrenme fırsatı. Yeni şeyler öğrenmeyi hiç bırakamıyorum. Daha önce de birçok kez söylediğim gibi öğrenmeyi bırakırsanız, geride kalırsınız.
Bu listeyi uzun zaman önce yapmıştım ve hala da benim için anlam ifade eden; keyif veren, sosyal etkileşim sağlayan, başkalarına hizmet etme olanağı veren, gelişip yeni şeyler öğrenme fırsatı sunan işleri yapmayı severim. Çoğu zaman hala bu küçük kutucuklara yapıldı işareti koyuyorum.
Yapılması gereken onca iş, teslim tarihleri, özel projeler, sağlık sorunları derken, kendimize işimiz bizi tatmin ediyor mu diye sormuyoruz. Fakat işten gerçekten ne istediğimizi belirlediğimizde çalışmak için bir amaç (bireysel bir misyon) yaratmış oluruz. Böylece isteklerimize de ulaşmak yönünde adımlar atmaya başlayabiliriz.
Sahip olduğumuz hayat gerçekten de çok özel. İş de bunun önemli bir parçası. “Uyumlu Düşünme (Align Thinking)”yu uygulayan insanlar işlerinden ve (tabi ki) hayatlarından istediklerini nasıl elde edeceklerini bilebilecekler.
Ken Blanchard