Dünya Çapında Bir Pandemiden Çıkardığım 3 Ders

COVID-19 virüsünün tüm hayatımızı alt üst etmesinin üzerinden üç yıl geçtiğine inanmakta güçlük çekiyorum. Mart 2020’den bu yana çok şey değişti. Eşim Margie sık sık “İyi bir krizin boşa gitmesine asla izin verme,” der. Yani işler ters gittiğinde, “Bunun iyi tarafı nedir?” sorusunu sorarak krizdeki fırsatı bulmaya çalışır.
Şahsen COVID bana üç önemli ders verdi.
Ders 1: Değişim kaçınılmazdır ve bu iyi bir şey olabilir.
Pandemi, şirketimizin ve diğer milyonlarca kuruluşun iş yapma şeklini temelden değiştirdi. Zoom hayatımıza girdi ve hepimizin yakındaki ve uzaktaki insanlarla daha sık iletişim kurmasını sağladı. Şirketimizin dünyanın her yerinde partnerleri var. Zoom ile, globalde çalışanlarımız artık eşit şartlarda, tüm şirketleri kapsayan sanal toplantılarımıza kendilerini yabancı gibi hissetmeden katılabiliyor.
Salgının bir diğer avantajı da, üretken olmak için seyahat etmek zorunda olmadığımızı keşfetmemizdi. İster şirket merkez ofisinde, ister evde veya direkt ofisimden bile konferanslara ana konuşmacı olarak katılabiliyor, müşterilerime danışmanlık yapabiliyorum. Olması gerektiğinde yüz yüze bir araya gelebiliyoruz ama artık yollarda veya uçaklarda çok fazla zaman harcamamıza gerek yok.
Günümüz teknolojisiyle insanların evden çalışırken de aynı derecede, hatta daha fazla üretken olabildiklerini keşfettik. Çoğu insan hala haftada en az birkaç gün ofise gidiyor, ancak insanların stres seviyeleri için bile her gün işe gidip gelmek zorunda kalmamak daha faydalı.
Ders 2: Gelecek için plan yapmak önemlidir.
Geleceğe hazırlanmak liderlerin sorumluluğundadır. Ancak çoğu insan, aynı anda hem günlük operasyonları yönetmenin hem de gelecek için plan yapmanın zor olduğunu düşünüyor. Bu nedenle eşim Margie, şirketimizin başkanıyken Gelecek Ofisi’ni kurdu.
Gelecek Ofisi beş, on ve yirmi yıl sonraki trendlere bakıyor. Şirketimiz çevrimiçi öğrenmeyi zaten öngördüğü ve dijital teknolojilere yatırım yaptığı için, pandemi vurduğunda tamamen hazırlıksız değildik. Dijital geleceği planlamak için harcadığımız tüm enerji, virüs yüzünden sınıf eğitimi tarafından durduğunda hayatta kalmamıza gerçekten yardımcı oldu.
Peki ya sizin kurumunuz? Bir sonraki krizde hazır olacağınızdan emin olmak için şimdi hangi adımları atabilirsiniz?
3. Ders: Seni seviyorum demeyi unutmayın.
Maalesef salgın çok sayıda can aldı. Sevdiğin insanları kaybetmenin iyi tarafını bulmak zor. Ancak bu kayıplar, değer verdiğimiz kişilere sevgimizi göstermenin ne kadar önemli olduğunu vurguluyor. Mükemmel anı beklemeyin; o kişi aklınıza geldiğinde anda bunu yapın. Unutmayın:
Anlatılmayan güzel düşünceler, hiçtir.
Bu ilişkilerin sağlıklı kalması için birlikte yaşadığımız insanlara sevgimizi düzenli olarak ifade etmek de aynı derecede önemlidir. Sevgi dolu hissetmiyorsanız, nedenini anlayın ve bununla başa çıkın. Küçük kırgınlıklar zamanla büyük sorunlara dönüşebilir. Pandemi vurduğunda, sokağa çıkma yasağı birçok evliliği test etti ve bazıları bu testi geçemedi. Bunun size olmasına izin vermeyin. Partnerinizi, bir şeyi doğru yaparken yakaladığınızda bunu dile getirin.
Peki sizde durumlar nasıl? Şu anki yaşamınız pandemi öncesinden ne açıdan farklı? Siz ne gibi dersler çıkardınız? Durup düşünmek ve bu soruları cevaplamak için birkaç dakikanızı ayırın. Margie’nin dediği gibi, COVID-19 krizinin boşa gitmesine izin vermeyin. Deneyimleriniz üzerine derinlemesine düşünmek, onlardan öğrenmenin en güçlü yollarından biridir.
KEN BLANCHARD
Ken Blanchard’ın “3 Lessons I Learned from a Worldwide Pandemic” adlı makalesinin çevirisidir.