Yetenekli İnsanları Elde Tutmanın 3 Adımı
Bu ayın başlarında bir arkadaşım görevinden istifa etti. Ayrılmasının sebebi işin tatmin edici olmaması veya kuruma veya misyonuna inanmaması değildi. Ayrıldı çünkü, bağlı olduğu yöneticisi, arkadaşımın departmanındaki önemli konular hakkında kendisiyle konuşmak için defalarca tekrarladığı görüşme taleplerini aylarca görmezden geldi.
Ne yazık ki, arkadaşımın bu yaşadığı çok yaygın bir durum. Kurumlar, ihmalkâr liderlik nedeniyle yetenekli insanları her gün kaybediyor. İyi ve başarılı insanların yerine yenilerini koymak maliyetlidir. Şirket sadece yeni bir kişiyi işe almak için harcadığı parayı kaybetmekle kalmaz, aynı zamanda bilgi sermayesini de kaybeder. İstifa eden kişi kapıdan çıktığında, o pozisyonda kazandığı tüm bilgi ve uzmanlık da kapıdan çıkar.
Pandemi ve sonrasından gelen Büyük İstifa’nın ardından, liderlerin insanların başarılı olabileceği bir çalışma ortamı yaratması her zamankinden daha önemli hale geldi. Ne yazık ki, çoğu şirket teknolojilerini, binalarını ve ekipmanlarını korumak için insanlarını geliştirmekten daha fazla zaman ve para harcıyor. Bu hiç mantıklı değil çünkü (ücretler, sosyal haklar ve bordro vergileri gibi) işgücü maliyetleri kurumların büyük çoğunluğu için en büyük gider kalemini oluşturuyor.
İşgücü kıtlığının 2023’te işverenlerin karşılaştığı en büyük endişelerden biri olduğunu göz önünde bulundurarak, yetenekli çalışanlarınızı elde tutmak için atabileceğiniz üç adımı burada bulabilirsiniz.
1. Adım: Çalışanlarınıza zaman ayıracağınıza dair söz verin.
Yetenekli kişileri elde tutmanın ilk adımı, onlara zaman ayırma taahhüdünüzle başlar. Ortak yazarım Spencer Johnson ve ben bu tavsiyeyi Bir Dakika Yöneticisi (The One Minute Manager®) kitabında verdik. Mesaj, kırk yıl önce olduğu gibi bugün de hala geçerliliğini koruyor: Harcadığınız en iyi dakika, insanlara yatırım yaptığınız dakikadır.
İnsanlara yatırım yapmak, yalnızca onlara öğrenme ve gelişim programları sunmak anlamına gelmez. Aynı zamanda onlarla ilişkinizi güçlendirmek için zaman ayırmak anlamına da gelir.
Pandemi sonrası evden çalışma ve görüntülü toplantılardaki artışın, bağlı çalışanlarınız ile kişisel bağlarınızı güçlendirmeyi zorlaştırdığı bahanesini kullanmayın. Bağ kurmak için kullandığınız yöntem önemli değil. Önemli olan o bağı kurmak.
Siz ve bağlı çalışanınız için en uygun aracı (telefon, Zoom veya yüz yüze) seçin. Amaç, içinde bulundukları koşulları anlamak ve işleri hakkında ne düşündüklerini ve hissettiklerini öğrenmektir. Bu şekilde, her görevdeki gelişim düzeylerini belirleyebilir ve hedeflerine ulaşmak için ihtiyaç duydukları yönlendirmeyi ve desteği verebilirsiniz.
2. Adım: Bire bir görüşmeler planlayın.
Yetenekli insanları elde tutmanın ikinci adımı, onlarla düzenli, bire bir görüşmeler planlamaktır. Bu toplantılar çalışma zamanınızdan çok almaz – ayda en az iki kez sadece toplam 20-30 dakika. Rahmetli arkadaşım Peter Drucker’ın dediği gibi, bir organizasyonda iyi olan hiçbir şey tesadüfen olmaz. Bağlı çalışanınızla yaptığınız düzenli bire bir görüşmeleri takviminize koymazsanız, bunlar gerçekleşmeyecektir.
Toplantı gündemini, bağlı çalışanınızın belirlemesine izin verin. Birine onu önemsediğinizi göstermenin, diledikleri herhangi bir şey hakkında konuşmak için zaman ayırmaktan daha iyi bir yolu yoktur. Bire bir görüşmeler, bağlı çalışanınızın endişeleri hakkında açıkça konuşması ve sizin için bu endişelere yanıt vermeniz için bir fırsat sağlar. Bu zamanı, iyi performansı övmek ve başarıları birlikte kutlamak için de kullanabilirsiniz.
3. Adım: Ustalıkla dinleyin.
Yetenekli insanları elde tutmanın üçüncü adımı onları dinlemektir. İnsanlara sahip oldukları en iyi lideri sorduğumda, en sık bahsettikleri özellik, liderin iyi bir dinleyici olduğudur.
İyi bir dinleyici olmak; söylemesi yapmaktan daha kolaydır. Çoğumuz “kendimize göre sıralama” eğilimindeyiz. Diğer kişinin ne hissettiğine odaklanmak ve dünyanın nasıl göründüğünü onun bakış açısından görmek yerine kendi bakış açımızdan dinler ve yargılarız. Örneğin, birisinin “Bugün güzel bir gün” dediğini varsayalım. Kendini düşünen biri, “Biliyorum! Golf oynamaya gitmek için sabırsızlanıyorum!” Oysa iyi bir dinleyici, “Bugün gerçekten mutlu görünüyorsun. Biraz daha anlatsana!”
Öte yandan, bir kişi hayal kırıklığını veya endişesini dile getirirse, hemen çözüm bulmaya çalışmayın. Kişi konuştuktan sonra, sorunun ne olduğu konusunda net olduğunuzdan emin olmak için duyduklarınızı ona tekrar ederek geri yansıtın. Kişi durumla ilgili duygularını ifade ediyorsa, duygularını küçümsemeyin veya konuyu değiştirmeyin. “Kulağa sinir bozucu geliyor” gibi ifadeler, onlarla empati kurduğunuzu gösterir. Ustalıkla dinleyerek, yalnızca içgörü kazanmakla kalmayacak, aynı zamanda o kişiyle aranızda güven oluşturacaksınız.
Unutmayın, liderlik, insanlara yaptığınız değil insanlarla birlikte yaptığınız bir şeydir. Bağlı çalışanlarınızla gerçek ortaklıklar kurmak için bu üç adımı izleyin. Yalnızca kurumunuzun en iyi yeteneklerini korumasına yardımcı olmakla kalmayacak, aynı zamanda takımınızın moralini ve üretkenliğini de artıracaksınız.
KEN BLANCHARD
Ken Blanchard’ın chieflearningofficer.com sitesinde yer alan “3 steps to retaining talented people” adlı makalesinin çevirisidir