1 Numaralı Zamansız İlke: Liderlik Bir Ortaklıktır

Oğlum Scott ve ben, başarılı liderlik için gerekli olan altı ilke hakkında bir kitap üzerinde birlikte çalışıyoruz. Kitapta yer alan altı ilke, her liderin bilmesi ve uygulaması gereken, insanlarla birlikte çalışmayla ilgili temel gerçekleri ortaya koyuyor. Bugün ilk ilkeyi tanıtacağım: Liderlik Bir Ortaklıktır.
1960’larda üniversitede yüksek lisans yaparken, akademisyenler iki liderlik stili tanımladılar: otokratik ve demokratik. Otokratik liderler, insanları performans göstermeye ve sonuç almak için mevki güçlerini kullanmaya yönlendirir. Demokratik liderler ise kişisel güçlerini kullanırlar ve başkalarını problem çözme ve karar alma süreçlerine dahil ederler. 1960’larda liderlik, bu iki stil arasında, biri ya diğeri önermesi olarak görülüyordu.
Otokratik/demokratik liderlik tartışması lisansüstü okullarda şiddetle devam ederken, gerçek iş dünyasında yukarıdan aşağıya liderlik en yaygın şekilde uygulanan stildi. Lider genellikle insanlara neyi, ne zaman, nerede ve nasıl yapacaklarını söyleyen sorumlu kişi olarak görülüyordu.
1969 tarihli Management of Organizational Behavior kitabımızda Paul Hersey ve ben, liderliğe durumsal bir yaklaşım getiren bir model sunduk. Şirketimizin bu yaklaşımı artık SLII® olarak adlandırıyor ve en iyi liderlik stilinin, birlikte çalıştığınız kişinin gelişimsel ihtiyaçlarına uygun olan stil olduğuna dayanıyor.
Liderler, SLII® yoluyla insanlarla ortaklık kurarlar. Bunu da, onların en yüksek gelişim düzeyine ulaşmalarına yardımcı olmak için gerektiğinde yönlendirici ve destekleyici stilleri kullanarak yaparlar. SLII®’nun temelindeki ilkeye göre, lider hangi stili kullanırsa kullansın; liderlik, lider ile bağlı çalışanları arasındaki ortaklıktır.
20. yüzyılın ortalarında, bir liderin bağlı çalışanları ile ortaklık kurma fikri devrim niteliğindeydi. Genel olarak, bir iktidar konumuna geldiğinizde liderliğin insanlara yaptığınız bir şey olduğuna inanılıyordu. Liderliğin insanlarla birlikte yaptığımız bir şey olduğuna daha o zamandan inanmıştık ve bu inancımız hâlâ devam ediyor.
Zaman içinde, liderliğin bir ortaklık olduğuna olan inancımız, en azından akademik çevrelerde doğru ve gerçek olarak kabul edildi. Ne yazık ki, gerçek dünyada çok sayıda lider, hâlâ tüm kararları liderlerin vermesi ve tüm görevleri dikte etmesi gerektiği şeklindeki eskimiş anlayışla hareket ediyor.
Ortaklık Zihniyetine Geçiş
Liderler, komuta ve kontrol zihniyetini reddetmek için bilinçli bir seçim yapmalıdır. Bu, tutumda büyük bir değişiklik gerektirir. Bu değişimin gerçekleşmesi gereken en önemli yer, her liderin zihnidir. Ne yazık ki otokratik zihniyet kullanılan işletme jargonuna gömülü olduğundan, bunu yapmak her zaman kolay değil. Örneğin, “ast” kelimesi hâlâ bir bağlı çalışanı tanımlamak için kullanılmaktadır. Bu, liderin çalışana ortak değil, üstün olduğu anlamına gelir. Başka bir örnek olarak şunu verebiliriz. Bazı yöneticiler, işleri sanki bağlı çalışanlarını cezalandırmakmış gibi onları disipline etmekten bahsetmektedir.
Otokratik tarza alışkın birçok lider için, sorumluluğu bağlı çalışanlarıyla paylaşan bir zihniyete geçmek zordur. Lider olarak, insanlara ne yapacaklarını, nasıl yapacaklarını ve neden yapılması gerektiğini söylemenin kendi sorumlulukları olduğunu düşünüyorlar. Bağlı çalışanlarına, ne yapılması gerektiğini ve bu hedeflere ulaşmak için nasıl bir yol izleyeceklerini sormanın sorumluluktan kaçmak olacağına inanıyorlar. Bu liderlerin ortak bir yaklaşıma geçmek için teşvik ve desteğe ihtiyacı olabilir.
Ortaklığın Gücünü Keşfedin
Araştırmalar gösteriyor ki; insanlar karar verme ve inisiyatif alma konusunda yetkilendirildiğinde, kuruluşlar her anlamda fayda sağlıyor. Neden? Çünkü, Don Carew, Eunice Parisi-Carew ve benim The The One Minute Manager Builds High Performing Teams adlı kitabımızda yazdığımız gibi:
Hiçbirimiz hepimiz kadar akıllı değiliz.
Liderler bir ortaklık zihniyetini benimsediklerinde, bağlı çalışanların liderle aynı takımda kilit rol oynadığını fark ederler. Kontrol yoluyla liderlik etmek yerine, insanların güvenini kazanırlar ve her ikisinin de sorumlu olduğu hedeflerde başarıya ulaşmak için birlikte çalışırlar. Bu ortaklık yaklaşımı, etkileyici sonuçlara yol açar. Bu etkileyici sonuçlar, otoritenin hiyerarşik düzenin üst kısmında toplandığı ve sadece liderlerin başarı için sorumluluğu omuzladığı düzende elde edilemez.
Liderlik konusundaki tutum ve uygulamalarınız nelerdir? Hedefleri belirliyor ve ilerlemeyi bağlı çalışanlarınız ile birlikte gözden geçiriyor musunuz, yoksa neyin ve nasıl yapılması gerektiğini dikte mi ediyorsunuz? İkincisiyse, liderlik stilinizi güncellemenin zamanı gelmiş olabilir.
KEN BLANCHARD
Howwelead.org sitesinde yayınlanan “Timeless Principle #1: Leadership Is a Partnership” adlı blog makalesinin çevirisidir.