2 Numaralı Zamansız İlke: İyi Bir Lider, İnsanları İşleri Doğru Yaparken Yakalar
Son blog yazımda, oğlum Scott ile birlikte yazdığımız yakında çıkacak olan kitabımızda altını çizdiğimiz etkili liderliğin altı eskimeyen ilkesinden ilki olan “Liderlik bir ortaklıktır”tan bahsetmiştim.
İlki gibi, ikinci ilke olan “İyi bir lider, insanları işlerini doğru yaparken yakalar” da o zaman için bir devrim niteliğindeydi. 60’larda liderlik üzerine çalışmaya başladığımda yöneticilerin görevinin, çalışanlarını yanlış şeyler yaparken yakalamak olduğu düşünülürdü. Yöneticiler birinin performansını değerlendiriyor, onları uyarıyor, kendilerini geliştirmelerini istiyor ve aynı şey tekrar gerçekleşene kadar ortadan kayboluyordu. Bana kalırsa motive edici bir ortamın tam tersi gibi sanki, değil mi?
Yıllardır söylediğim gibi, bir şey hariç öğrettiğim her şey elimden alınsaydı; bu, insanları işlerini doğru yaparken yakalama kavramı olurdu. Bu, hem 1982’de Spencer Johnson’la birlikte çıkardığımız benim de yazdığım ilk liderlik hikâyesi olan The One Minute Manager®’da hem de 2022’de Randy Conley ile birlikte çıkan son kitabımız Simple Truths of Leadership‘te yer alıyor zaten. Düşünsenize, kırk yıldır insanları işlerini doğru yaparken yakalamak demektir bu!
O günlerde, çoğu insanın yöneticilerine hiçbir zaman bir arkadaş ya da meslektaş olarak görmediğini öğrendim. İnsanlar yöneticilerinin geldiğini gördüklerinde, başlarının belaya gireceğini bildikleri için saklanırlardı, ne de olsa ortaya çıktıkları tek zaman buydu. Düşünmeden edemedim: Ya tersi olsaydı? Ya yönetici ortalıkta dolaşıp işlerini doğru yapan insanları yakalasa, ilerlemelerini takdir etse ve onları teşvik edip desteklese? Yönetici, davranış veya performansın harika olmadığını fark ettiği bir alan veya durum olduğunda, “Nasıl destek olabilirim?” dese, sizce bu bir fark yaratır mı? Bahse girerim yaratır!
İnsanları, işlerini doğru yaparken yakalamak, gerçek potansiyellerini ortaya çıkarmak için güçlü bir araçtır. Bu ilke aslında, ailemin kız kardeşimi ve beni nasıl yetiştirdiğiyle ilgili. Çocukken, iyi bir arkadaşımla aynı takımda olduğumuz ve maçlardan sonra ailelerimizin bir araya geldiği zamanları hatırlıyorum. Takımımız kazanırsa, hepimiz kutlardık. Ama kaybedersek, arkadaşımın ailesi onun üzerine gider, onu eleştirir ve yanlış yaptığı her şeyi ona anlatırlardı. Aksine, ailem beni neşelendirmeye çalışırdı. Kendimi yormamamı, elimden gelenin en iyisini yaptığımı söylerler ve bana konuşma şansı verirlerdi. Her zaman yüreklendirerek liderlik ettiler. İnsanları sadece işleri doğru yaptıkları için değil, aynı zamanda doğruya yakın bir iş çıkardıkları için de takdir etme fikrine buradan ulaştım. Biraz takdir almak için mükemmel olmanıza gerek yok.
Yıllar boyunca aynı zamanda hem teşvik eden hem de moral verip neşelendiren birkaç öğretmenim oldu. Despot veya zorba olan öğretmenlerden daha iyi sonuçlar aldıklarını ve öğrencileriyle daha iyi ilişkiler kurduklarını görmek kolaydı. Ben böyle şeylere dikkat eden bir gözlemciydim. Bana göre, olumlu pekiştirmenin ebeveynlerin çocuklarından, öğretmenlerin öğrencilerinden, liderlerin ekiplerindeki kişilerden en iyiyi alabilmeleri için daha iyi bir yol olduğu her zaman açıktı. İnsanları işlerini doğru yaparken yakalamak, öğrendiğim ve yıllar önce uygulamaya ve öğretmeye başladığım zamansız bir ilkedir. Bu hâlâ geçerliliğini koruyan bir kavram. Aslında kitaplarımın çoğuna ve şirketimizin eğitim programlarına işlemiş durumda. Biri bir şeyi doğru veya neredeyse doğru yaptığında, onu takdir edin. Hedefe giden yolda tökezlerlerse, doğru yola geri dönmelerine nasıl destek olabileceğinizi sorun. Bana sadece mantıklı geliyor. Ve en iyi liderler bu mantığa uygun davranmayı ilke edinirler.
KEN BLANCHARD
Howwelead.org sitesinde yer alan “Timeless Principle #2: A Good Leader Catches People Doing Things Right” adlı blog makalesinin çevirisidir.