Dinlenerek ve Derinlemesine Düşünerek Nasıl Enerji Tazeleriz

Çalışmalarımı herhangi bir süre takip ettiyseniz, hedef belirlemenin, gelişimi takdir etmenin, yaşam boyu öğrenmenin ve sürekli gelişimin büyük bir savunucusu olduğumu bilirsiniz. Amaç odaklı bir yaşam sürmek için ilgi çekici ve tatmin edici bir vizyona sahip olmak önemlidir.
Ancak bazen “amaç odaklı” kısmını abartırız. İşte o zaman işler çığırından çıkar. Stres seviyelerimiz yükselir, uyku kalitemiz düşer, bağışıklık sistemimiz güç kaybeder ve yaratıcılığımız sıcak kaldırımdaki bir buz parçası gibi erir ve kaybolur. Bu semptomları hissetmeye başladığınızda, dinlenme, düşünme ve yeniden şarj olarak kendinize öncelik verme zamanının geldiğini anlarsınız.
Hiçbir Şey Yapmama Pratiği Yapın
Akıllı liderler, bazen işleri halletmenin en iyi yollarından birinin hiçbir şey yapmamak olduğunu bilirler. Peki neden? Çünkü çok fazla odaklanmak, düşünmenizi kısıtlayabilir. Beyniniz aynı eski sinirsel yollara takılıp kalır ve düşünceleriniz açık ve orijinal olmayanın ötesine geçmez.
Kısa bir süre önce LinkedIn’in CEO’luğundan istifa eden Jeff Weiner, hiçbir şey yapmamanın önemini anlıyor. The Wall Street Journal’a verdiği bir röportajda “Zaman yönetiminin anahtarlarından biri de sürekli tepki vermek yerine düşünmek için zaman ayırmak,” diyor.
Şaşırtıcı bir şekilde, görevlerin amansız takibinden uzaklaştığımızda, genellikle vizyonumuzu daha net görebiliyor ve ondan yeni bir ilham alabiliyoruz. Bu nedenle, bir dahaki sefere kendinizi sıkışmış hissettiğinizde, Alice Harikalar Diyarında‘daki Beyaz Tavşan’ın yönlendirmesini izleyin:
“Hiçbir şey yapma, orada dur!”
Başka bir deyişle, zihinsel ve fiziksel sağlığınızı yenilemek için düzenli rutininizden uzaklaşın.
Kişisel bir antrenörle çalışırken, kas büyümesinin egzersiz sırasında değil, dinlenirken gerçekleştiğini öğrendiğimde çok şaşırmıştım. Aynı şey bizim için de geçerli. Ne yaptığımızı düşünmek için durakladığımızda büyür, gelişiriz. İşte bu nedenle, lider olarak gelişmek istiyorsak, dinlenmeye öncelik vermeliyiz.
Güne Yavaş Başlayın
Düşünmek için her gün biraz zaman ayırmayı rahmetli eski ortak yazar dostum Norman Vincent Peale’den öğrendim. Norman bana hepimizin iki benliği olduğunu öğretti: düşünceli, yansıtıcı ve iyi bir dinleyici olan bir iç benlik; ve başarıya odaklanmış ve düşünemeyecek kadar meşgul olan, görev odaklı bir dış benlik. Bilin bakalım sabah ilk hangisi uyanır? Görev odaklı benlik! Çoğumuz iç benliğimizi hiç düşünmeden görev odaklı benliğimizle yataktan fırlıyoruz. Gün boyunca yarışırız, her anı aktiviteler ve başarılarla doldururuz, ta ki yorgun argın yatağa düşene kadar, yanımızda olan sevdiklerimize iyi geceler diyecek kadar bile enerjimiz kalmaz. Ertesi gün de yine işimizin başında oluruz. Çok geçmeden, bir gün diğerini kovalar ve hayat bir fare yarışına dönüşür. Lily Tomlin’in dediği gibi:
“Fare yarışında olmanın sorunu, yarışı kazansanız bile hala bir fare olmanızdır.”
Fare yarışından kaçınmanın yolu, güne yavaşça, yalnız başına, düşünmek, dua etmek veya meditasyon yapmak için zaman ayırarak başlamak suretiyle içsel benliğinizi onurlandırmaktır. Mesela ben, en sevdiğim canlandırıcı alıntılardan oluşan bir kitapçık yaptım ve sabahları onu okuyorum, benim ilhamım bu kitap.
Kendinize Zaman Ayırın
Günlük düşünmek için zaman ayırmanın yanı sıra, tatil yapmak da önemlidir. Ancak yakın zamanda Pew Research tarafından yapılan bir ankete göre, Amerikalı çalışanların yüzde 46 gibi önemli bir kısmı ücretli izinlerinin tamamını kullanmadıklarını söylüyor. İnsanlar izin kullanmama nedeni olarak işlerini kaybetme ya da işlerinde geri kalma endişesini göstermiş.
Liderler ve yöneticiler, çalışanları izin kullanmaları için teşvik etmelidir. Mantığa aykırı gibi görünse de, verilere dayalı birçok çalışma, izin kullanmanın üretkenliği azaltmadığını, aksine artırdığını göstermektedir. Bu çalışmalara inanmak benim için kolay, çünkü bulgular kendi deneyimlerimle örtüşüyor.
Eşim Margie ve ben, 60 yılı aşkın bir süredir yaz haftalarını New York, Skaneateles’te göl kenarındaki evimizde geçiriyoruz. Kocaman yeşil bir ormanla çevrili ve göle bakan kulübemiz dinlenmek, düşünmek ve yeniden şarj olmak için mükemmel bir yer. Burada yazdığım kitaplar için hala sık sık yeni ilhamlar buluyorum.
Nerede yaşarsanız yaşayın ya da hangi kaynaklara sahip olursanız olun, yeniden şarj olabileceğiniz ve düşünebileceğiniz bir yer bulmak önemli. Bu belki yakındaki bir park, bir plaj ya da en sevdiğiniz parktaki bir kamp alanı olabilir. Bu özel yeri bulduğunuzda, orada zaman geçirmeye öncelik verin. Sadece sizi daha üretken kılacağı için değil, aynı zamanda doğada olmanın ve sevdiğiniz insanlarla vakit geçirmenin sessiz keyfini hak ettiğiniz için.
When Bad Things Happen to Good People kitabının yazarı Harold Kushner, hahamlık yaptığı yıllar boyunca hiç kimsenin ölüm döşeğinde “Keşke ofise daha çok gitseydim,” dediğini duymadığını söylemiştir. Eğer bu yaz henüz izin kullanmadıysanız, hadi hemen harekete geçin!
KEN BLANCHARD
Ken Blanchard’ın “How to Recharge Through Rest and Reflection” adlı makalesinin çevirisidir.