Çalışan Devrini Basit Bir Yönetim Tekniğiyle Düşürün
Her kurum, basit ve pratik bir strateji ile çalışan bağlılığını iyileştirmeye başlayabilir. Bu teknik, yöneticiler ve çalışanları arasında gerçekleşen görüşmelerin sıklığını ve kalitesini artıracaktır. Yönetici ve çalışan arasındaki ilişki, çalışan iş tutkusu için çok önemlidir.
Çalışan devrini( Personel değişim oranı) düşürmenin ve çalışan bağlılığını artırmanın en iyi yolu, her ay bir veya iki kere çalışan tarafından yönlendirilen bire bir görüşmeler için yöneticilerin zaman ayırmasıdır. Bu görüşmelerde yönetici zaman ayırır ancak gündemi belirleyen çalışandır.
Bir yönetici olarak rolünüz yalnızca görünüp “Nasıl gidiyor?” veya “Aklında ne var?” gibi sorular sormaktır. Daha sonra, konuşma isteğinize hakim olun, çünkü yapmanız gereken sadece dinlemek. Bu çok önemli.
Çalışan Devrinin Yüksek Olduğu bir Sektörden Vaka Çalışması
The Ken Blanchard Companies’de, çalışanlarınızı dinlemenin büyük fark yarattığını biliriz. Güney Kaliforniyada yer alan bir fast-food zincirine yardım etmek için çağırılmıştık. Hızlı hizmet sektöründe mevcut olan bir problem için bize başvurmuşlardı—çalışan devri.
Bu restoran zincirinin çalışan devri neredeyse yüzde 100’dü. Zincirin bir şubesinde ise diğerlerine göre daha düşük bir çalışan devri vardı.
Olağanüstü iş çıkaran bu şubenin müdürüyle konuştuğumuzda, şubesini neredeyse diğer müdürlerle aynı şekilde yönettiğini öğrendik. Yalnızca bir fark vardı. Müdür, işlerin nasıl gittiğini görmek için, her çalışanıyla haftada bir kez bir kaç dakikalığına buluşuyormuş. Her çalışanı; işlerin nasıl gittiği, evde neler olduğu veya okulun nasıl gittiği hakkında konuşması için cesaretlendiriyormuş. O an kimin aklında hangi mesele varsa o konuda konuştururmuş. Bu gayri-resmi görüşmelerin haricinde her prosedür diğer şubelerle tamamen aynıymış.
Birebir görüşmeleri niçin yaptığını sorduğumuzda, “Farkettim ki; çalışanlarım kendilerini önemsediğimi bilirlerse, sırf biraz daha fazla kazanabilmek için yeniden iş arayışına girmeyecekler.”
Bu yaklaşım şirketimizin kurucu ortaklarından Dr. Margie Blanchard’ın gerçekten ilgisini çekti. Gerçekten de birebir görüşmeler bu kadar büyük bir fark yaratabilir miydi?
Bu sorunun cevabını bulmak için, 20 Blanchard yöneticisine bir test yaptı. Yöneticilerden, kendilerine bağlı çalışan kişilerle iki haftada bir 20 ila 30 dakika bir araya gelmelerini istedi. Görüşmenin gündemini ve nelerin konuşulacağını bağlı çalışanlar belirleyecekti.
Altı ay sonra, Blanchard üç ayrı grupla görüşme yaptı: 1) Toplantıları tertipleyen yöneticiler, 2) tüm yöneticilerin katılımını kontrol eden bölüm başkanları ve 3) görüşmeleri gündemini belirleyip yönlendiren bağlı çalışanlar. Hepsinin süreçle ilgili görüşünü dinledi.
Bazı yöneticiler, ilk zamanlar bir yönetici olarak yeteneklerinden memnun olmadıklarını söylediler. Çalışanları bir soru sorduğunda veya yönlendirme talep ettiğinde hemen bir çözüm bulamadıkları için kendilerini etkisiz hissetmişler. Yöneticilerden biri “Daha önce ne yapıyordum bilmiyorum, ama çok iyi yönettiğimi düşünmüyorum. Şimdi daha iyi bir yönetici olduğuma inanıyorum çünkü artık takımımdakileri daha yakından tanıyorum. ”
Blanchard daha sonra bölüm başkanlarına yöneticiler ve çalışanlar arasındaki ilişkide bir değişiklik gözlemleyip gözlemlemediklerini sordu. Hepsi gözlemlediklerini söylediler. İletişim düzeyinde gözle görülür pozitif bir değişiklik mevcuttu. Yönetici ve çalışan arasında daha iyi bir elektrik vardı.
Son olarak Blanchard, bağlı çalışanlar ile konuştu. Çalışanların anlattıkları çok şey söylüyordu. İçlerinden birinin şu sözleri çalışanların bu süreçteki deneyimini çok güzel özetliyor: “İyiydi. Yöneticim cevapları her zaman bilmez, yine de zaman ayırıp hayatımda neler olduğunu sormasına minnettarım. Benim için çok olumlu bir deneyimdi ve iş ilişkimiz için yararlıydı.”
Önemsediğimiz Şeylere Zaman Ayırırız
Bağ kurmak için tüm cevaplara sahip olmanız gerekmiyor. Ayda bir veya iki kere zaman ayırın ve çalışanlara o an onların aklını neyin meşgul ettiğini, ne düşündüklerini sorun. Çok büyük bir fark yaratacak! Biri hayatınızın nasıl gittiği ile ilgilendiğinde nasıl hissettiğinizi düşünün.
Yoğun bir dünyada, zamanınızı nasıl harcadığınız sizin için neyin önemli olduğunu gösterir.