Hoşgörü ve İnovasyon Üzerine Bir Söyleşi
Hoşgörü, kurumsal ortamlarda çok sık duyduğunuz bir kelime değildir. Bu oldukça üzücü bir durum, çünkü hoşgörü her türlü başarı için bir gerekliliktir, özellikle de inovasyon söz konusu olduğunda.
Blanchard’ın konuyla ilgili çığır açan yeni programı Korkusuz İnovasyon, fikir üretirken ve deney yaparken hoşgörünün oynadığı rolü gözler önüne seriyor. Beyin fırtınası yapılan bir toplantıda önemli ve potansiyel çözümler üretilebilmek için hoşgörü vazgeçilmez bir unsurdur. Hoşgörü olmadan insanlar fikirlerini paylaşmaktan korkabilir ya da çekinebilirler.
Hoşgörü, kusurları kabul etme cesaretidir. Kendimize ve başkalarına, kusursuz olmadığımız anlarda sevgi ve anlayış göstermek ve başarısızlık karşısında iyimser olmak anlamına gelir. Aynı zamanda aksilikleri öğrenme fırsatı olarak görmeyi, bir hedefe doğru ilerlemeyi ölçmeyi, kazanımları kutlamayı ve sabır göstermeyi de içerir.
Hoşgörü kavramını hayata geçirmek için Blanchard’ın İnovasyondan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Britney Cole ve ürün yönetimi, pazarlama ve organizasyonel değişim konularında uzmanlaşmış bir yönetim danışmanlığı firması olan LECA Collaborative‘in kurucu ortağı Liza Etienne ile söyleşi gerçekleştirdik.
İnovasyona olan ilginiz nereden geliyor?
Britney Cole: Üstlendiğim her rolde bir etki yaratma, sorunları yeni yollarla çözme arzum hep vardı. Belirsiz hedefler özellikle ilgimi çekiyor. Sizi iş yapmanın en iyi yolunu bulmaya zorluyorlar.
Liza Etienne: Ben inovasyon ortamında yaşıyorum. Kariyerimin 20 yılını kuluçka merkezleri kurmak, yeni ürünler piyasaya sürmek ve inovasyon merkezleri oluşturmak gibi büyük dönüşümler üzerinde çalışarak geçirdim. Bunlar benim en iyi olduğum konular.
Hoşgörü sizin için ne anlama geliyor?
Liza Etienne: Hoşgörü, bir soğanı soymak gibidir. Bir durumun karmaşıklığını ve daha büyük resmi yargılamadan anlamak için zaman ayırmak demektir.
Britney Cole: Hoşgörü, ister size gösterilsin isterse siz bir başkasına gösterin sıcak bir kucaklama gibi hissettirir. Sonuç ne olursa olsun, bunu atlatacağınızı ve yolculuğunuza devam edeceğinizi kabul etmek cesaret ister. Hoşgörü, neticeyi bir kenara bırakmakla ilgilidir. Bu son derece zordur ve kusurlu olanı kabul etmek cesaret ister. Ama gerçek budur.
Hoşgörüyü nasıl geliştiriyorsunuz?
Britney Cole: Hoşgörüyü geliştirmek, bir uçakta oksijen maskesi takmak için duyduğunuz talimatlara benzetilebilir. Öncelikle kendinize hoşgörü göstermeye ve kusurlarınızla barışık olmaya hazır olmalısınız. Bu, toplumun ve hatta yöneticinizin sizden beklentilerini bir kenara bırakmak anlamına gelebilir. Sonra da bu hoşgörü ile çevrenize örnek olmalısınız.
Bir başka önemli nokta da, hoşgörünün sadece başkalarıyla kurduğunuz harici bir diyalog değil, aynı zamanda kendinizle kurduğunuz içsel bir diyalog olduğudur. Az önce kendinize söylediğiniz bir şeyi yakın bir arkadaşınıza söyleyip söylemeyeceğinizi kendinize sormaktır. Eğer yanıtınız hayır ise, o zaman o anda durmalısınız, çünkü kendinize iyi davranmıyorsunuz demektir. Kendinize karşı hoşgörülü olmalısınız, çünkü bunu yapmazsanız, insanlar niyetinizi samimiyetsiz olarak algılayabilir.
Liza Etienne: Ritüeller ve törenler hoşgörüyü geliştirmenin etkili yollarıdır. Bunlar, takımınıza beyin fırtınası yapılan bir toplantıya girdiklerinde yapıcı bir şekilde değer katmaları için güven veren bariyerlerdir.
Psikolojik güvenlik de çok önemlidir. Eğer bu varsa, boğuluyormuş gibi hissetmezsiniz. Mantıklı kararlar alırsınız. Değerinizi ve kuruma sağlayabileceğiniz benzersiz katkıyı anlarsınız. Panik moduna girmezsiniz.
İş yerinde hoşgörü sizin için ne anlama geliyor?
Liza Etienne: Çok sayıda çevik takım üzerinde çalışıyorum ve hoşgörü gerçekten de çok önemli bir yer tutuyor. Özellikle de ürünleri piyasaya sürerken mükemmeliyetçiliğin yapıcı bir hedef olmadığı ortak bir varsayım. Buradaki temel düşünce, müşteriler için neyin en faydalı olduğunu belirlemektir. Ardından, müşterilere ve kuruma en büyük değeri sunmanın kesiştiği noktayı incelikle ve hoşgörüyle bulmaktır.
İnsan doğası gereği “imkansızı oldurmak” ister. Bu da olabildiğince çok özellik eklemek anlamına gelir. Bunu yaparsanız, ürününüze gereksiz yere karmaşa katmış olursunuz. Amaç “yeterince iyi” olmaktır. Bu, baştan savma iş yaptığınız anlamına gelmez. Müşterileriniz için en değerli olana odaklandığınız anlamına gelir.
Bu yaklaşım çok fazla hoşgörü gerektirir. Kusurlar kabul edilir, ancak kusurların risklerini de değerlendirmelisiniz. Mükemmelliğe ulaşılamaz. Büyük bir vizyon sunmadığınızda başarısız olmaz, tam aksine, müşteri deneyiminizi basit ve sezgisel tutarak daha büyük bir değer yaratıyor olabilirsiniz. Hoşgörü, hepimizin birlikte uyumlu bir şekilde çalışmasını sağlayan bir özelliktir.
Britney Cole: Hoşgörü, hedeflerin değişebileceğini kabul etmek demektir. Bir futbol maçı sırasında ofsaytta olmak gibi. Penaltı gibi tek bir yerde olmaz. Sahanın herhangi bir yerinde ofsayta düşebilirsiniz. İnovasyon da bunun gibidir. İş dünyasının doğasında öncelikleri yeniden belirlemek ve değişikliklere uyum sağlamak olduğunu kabul etmeliyiz.
Blanchard İnovasyon Laboratuvarı’nda yeni pazarlara ve kanallara giriyoruz. Blanchard önceliklerini değiştirirse biz de değiştiririz. İnovasyon, gelecek için değer üretmesi gereken bir yatırımdır.
Ayrıca, kendilerini mükemmeliyetçi olarak tanımlayan çok sayıda yüksek performanslı insanla çalışıyorum. İş yerinde hoşgörü göstermek, onlara biraz dinlenmelerini söylemek ya da her şeyi bir kerede yapmak zorunda olmadıklarını söylemek demektir. Onlara “Son teslim tarihini nasılsa biz belirliyoruz, o yüzden gerçekçi olmayan bir tarih belirlemeyelim,” diyorum.
Bu yaklaşım pragmatizm ve önemli ölçüde hesap verebilirlik gerektirir. Hoşgörü, mükemmellik için çabalamak ama aynı zamanda hataların, başarısızlıkların ve yeniden yönlendirmelerin her zaman olacağını kabul etmektir. Hoşgörülü olmak demek, aksilikleri ve başarısızlıkları anlayışla karşılamak demektir.
İnovasyon sürecinde hoşgörü nasıl bir rol oynar?
Britney Cole: Hoşgörü inovasyon sürecine entegre edilir. Bu, çalışanlarınızın kendi içlerindeki inovasyoncuyu bulmalarına ve yaratıcı yönlerini ortaya çıkarmalarına yardımcı olmakla ilgilidir. Bir şey bozuk ya da çalışmaz durumda olmasa bile yeni bir şey denemenin doğru olduğunu söylemektir. Belki de birileri bu işi yapmanın daha iyi bir yolunu bulmuştur. Önceliklendirme ve ayıklamaya açık olmaktır.
Ayrıca bir şeyin işe yaramadığını ve onu yapmayı bırakacağımızı kabul etme cesaretine de sahip olmalıyız. Bu ikilem Öğrenme ve Gelişim alanını sıkıntıya sokuyor. Çalışanlar, liderler ya da öğrenecek kişiler için bir değer ifade etmeyen şeyleri yapmaya devam etmekte ısrar ediyoruz.
Liza Etienne: Bir fikir üretme toplantısında katılımcılar arasında doğal bir ritim, hoşgörü ve karşılıklı saygı olmalıdır. Birinin konuşmayı domine etmesine izin veremezsiniz. Diğer insanların düşüncelerini, fikirlerini ve bakış açılarını paylaşmalarına izin verecek kadar meraklı ve saygılı olmalısınız.
Fikir üretmenin, fikirleri yargılamadan ortaya atmakla ilgili olduğunu unutmamak da önemlidir. Daha sonra, hangi çözümü uygulayacağınızı belirlemek için her türlü filtreyi uygulayabilirsiniz.
Bir organizasyonda hoşgörü nasıl işe yarar?
Liza Etienne: Organizasyonlar zamanla gelişir. Startup modundayken, hoşgörü aynı anda on farklı şapka takabilmek anlamına gelebilir. Test eder, öğrenir ve gelişirsiniz. Yol boyunca hatalar yaparsınız. Bu durumda kendinize hoşgörü göstermelisiniz. Geliştikçe, herkes için her şey olamayacağınızı fark edeceksiniz. Bir iş modelinden, odak noktasından veya rolden diğerine geçiş yaparken de hoşgörü gereklidir.
Britney Cole: Liza’nın söylediklerine bayıldım, özellikle de ister kendinizden, ister liderlerden, ister bir kuruluştan bahsediyor olun, herkes için her şey olamayacağınız konusuna.
Bir kurumda hoşgörü, değer önerisinin (value proposition) dışına çıktığımızı kabul etmek anlamına gelebilir. Çalışanların katılımını sağlamak olabilir. Çalışanın, müşterinin ve işletmenin ihtiyaçlarının her zaman aynı olmadığını kabul etmek olabilir.
Kurumsal düzeyde hoşgörü, insanları sadece hatalarını kabul etmekle kalmayıp yaptıkları iş konusunda hesap verebilir kılmaktır. “Buradan öğrenmek ve ilerlemek için herkese fayda sağlayacak şekilde ne yapabiliriz?” demektir.
Britney Cole Hakkında
Blanchard’ın baş inovasyon sorumlusu olan Britney Cole, kurumsal eğitim ve liderlik gelişimi alanında yaklaşık 20 yıllık deneyime sahip vizyoner bir liderdir.
Çok aranan bir danışman, konuşmacı ve düşünce lideri olan Britney’in misyonu, çalışanların yeni beceriler kazanmalarına yardımcı olmak, yöneticilerin takımlarını etkili bir şekilde yönetmelerini sağlamak ve yöneticilere işlerini yönetmelerine yardımcı olmaktır.
Bir mühendisten tasarımcıya ve sonra da inovatöre dönüşen Britney, insanların işte ve evde daha iyi günler geçirmelerine yardımcı olarak, iş dünyasında etki yaratan ve yaşamları iyileştiren ödüllü çözümler geliştirmiş ve bunları hayata geçirmiştir. Blanchard İnovasyon Laboratuvarı’nın başkanı olarak Britney, en iyi liderlerin nasıl ortaya çıktığını yeniden tasarlayan ve olumlu değişim için bir güç haline gelen yetenekli profesyonellerden oluşan bir takıma liderlik etmektedir.
Liza Etienne Hakkında
Liza Etienne, yüksek riskli dönüşümlerde riskleri azaltma konusunda uzmanlaşmış bir yönetim danışmanlığı firması olan LECA Collaborative’in kurucusu ve yöneticisidir.
Liza, küresel dijital dönüşümler ve inovasyonlar konusunda ilk harekete geçen kişi olarak kabul edilmektedir. En çok, veri odaklı marka ve ürün stratejileri oluşturarak entegre etmenin yanı sıra müşteri, çalışan ve pazarlama teknolojisi değer akışları arasında uyum, hesap verebilirlik ve yenilik yaratma konusunda tanınmaktadır.
Belirsizliğin üstesinden gelmek ve bir markayı, şirketi veya sektörü dönüştürmek isteyen kuruluşlara odaklanan Liza, müşterilerin ürünlerde ve pazarlama uygulamalarında devrim yaratmak için yapay zekâ, veri ve pazarlama teknolojisinin dönüştürücü gücünden yararlanmasına yardımcı oluyor.