Akşam Sofrada İnsanların Sizin Hakkınızda Nasıl Konuşmasını İstersiniz?

İlk yöneticilik deneyimimi asla unutmayacağım. 19 yaşındaydım ve Cornell’deki otelcilik okulu deneyimimin bir parçası olarak bir otelde çalışıyordum.
İlk günümde amirim Francisco beni öğle yemeğine götürdü ve asla unutamayacağım bir şey söyledi: “Scott, bu otelde çalıştığın insanlarla iletişim kurarken dikkatli ol. Çünkü onların ihtiyaçlarıyla nasıl ilgilendiğin ve onlarla kurduğun iletişim, evlerinde akşam sofrası sohbetinin konusu oluyor.”
“İnsanların akşam sofrasında iş hakkında konuşmasını hiç istemem. Ne sizin ne de benim onlara nasıl davrandığımı ailelilerine şikayet etmelerini isterim. Bu yüzden her gün iş yerinde insanlara nasıl davrandığınıza dikkat edin.”
Francisco’nun bu mesajı üzerimde büyük bir etki yarattı. Söylediklerini hiç unutmadım. Bu ilk deneyimden sonra, son üç yıldır başkanlık görevim de dahil olmak üzere Blanchard’da farklı liderlik pozisyonlarında ilerledikçe çok daha fazla şey öğrendim. Babam ve annem bu şirketi 1979 yılında birlikte kurdular. O zamandan bu yana, Bir Dakika Yöneticisi ve SLII® liderlik gelişimi kavramları konusunda beş milyondan fazla yöneticiye eğitim verdik.
O ilk görevim sırasında öğrendiğim şeyi her zaman hatırlayacağım: bir kişinin gününü yöneticinin ne kadar etkilediği. Çalışanlarınız kendilerine değer verildiğini, güvenildiğini ve saygı duyulduğunu hissetmiyorsa, yetkilendirilmiyor ya da gelişmek için teşvik edilmiyorsa veya sizinle iyi bir ilişki geliştirdiklerini düşünmüyorsa, bu duygular iş yaşamlarının ötesine geçerek kişisel yaşamlarına da yansır. Sonuçta da akşam sofrada hakkında konuştukları kişi siz olursunuz.
Şirketimizin başkanı olduğum süre boyunca akşam sofrada hakkımda konuşulduğundan eminim. Birlikte çok şey yaşadık; önce COVID geldi, tüm sınıf eğitimleri iptal edilince işimiz altüst oldu ve sanal eğitim talebini karşılamak için tekliflerimizi tamamen yeniden düzenlememiz gerekti. Ardından, son zamanlarda, dijital öncelikli bir öğrenme ve gelişim ortamının ihtiyaçlarını karşılamak için yeni ürün ve hizmetlerin hızla geliştirilmesi geldi.
Yakın Gelecek için Liderlik İlkeleri
Geçtiğimiz ay ATD23 uluslararası konferansında yaptığımız bir sunumda, babam ve ben gelecekte başarılı bir şekilde liderlik yapmak için gereken insan merkezli ilkelerden bazılarını ele aldığımız bir oturum gerçekleştirdik. Babam liderlik ilkelerini blog yazılarında paylaşmaya başladı bile. İşte asıl odaklanmamız gerektiğini düşündüğüm alanlar bunlar. Bunların sizin deneyimlerinizle nasıl örtüştüğüne bir bakmak istemez misiniz?
Liderler çalışanlarını kollamalıdır: Bu, her ne olursa olsun, lider olarak size dürüst ve adil olacağınız konusunda güvenebilmeleri için insanlara güvence vermekle ilgilidir. İnsanlar yanlarında olmadığınızı hissederler. İnsanların güveni olmadan onlara liderlik edemezsiniz.
İnsan olarak, işe tüm benliğimizi getiririz. İşe geldiğimizde düşündüğümüz şeylerden bazıları şunlardır: Çalıştığım bu kuruluş nedir? Bağlı olduğum kişi kim? İşverenim hakkında ne düşünüyor ve hissediyorum? Benden hangi işi yapmam isteniyor? İşte yapmam gereken her şeye ne kadar hazırlıklıyım? Bu işte kazançlı olacak mıyım? Duygusal ve fiziksel olarak kendimi güvende hissediyor muyum? Birlikte çalıştığım insanlar kimler ve bu ilişkilerin kalitesi nedir?
Bunlar gerçekten önemli çünkü insanoğlu olarak güvende olmak ve tehlikeye karşı tetikte olmak üzere tasarlandık. Çoğu zaman insanların algıları açıktır çünkü ya işleri ya da birlikte çalıştıkları kişiler hakkında endişe duyarlar.
İnsanların verimli bir şekilde çalışabilmeleri için kendilerini güvende ve güvene dayalı bir ilişkinin parçası olarak hissetmeleri gerekir. İnsan olarak kendilerine değer verildiğini hissetmeleri gerekir. Yaptıkları şeyin faydalı olduğunu ve önemli olduğunu hissetmeleri de çok önemlidir. Bu koşullar sağlandığında, insanlar ellerinden gelenin en iyisini yaparlar.
Çalışanların İş Tutkusu ve Liderlik Kâr-Zarar Zinciri üzerine yaptığımız araştırma gösteriyor ki, iş yerinde esenlik hissi arttığında, insanlar, ortalama üstü iş çıkarma, gönülden çaba ve enerji sergileme, insanlarla iş birliği yapmak için her yolu deneme, kurum hakkında olumlu konuşup arkasında durma, kurumda kalma gibi niyetler sergilerler.
Ancak kendilerini güvende hissetmezlerse, bunların hiçbiri sürdürülebilir bir şekilde gerçekleşmeyecektir.
Liderler insanlara uyum sağlamalı ve onlarla yakınlık geliştirmelidir, tam tersi değil. Bir lider olarak, bağlı çalışanları yargılamak yerine, kabul edilebilir olmayan davranışların ardında ne olduğunu araştırmanız gerekir. Sizin rolünüz yakınlık kurmak ve insanların üstün performans sergileyebilmeleri için önlerini açmaktır.
Yönetici olarak onların büyüme ve gelişimlerini desteklemek için burada olduğumuzu bilmeliler. Bu, insanların hissedebileceği bir zihniyettir.
Bundan sonra, liderlerin bu zihniyeti gerçekten destekleyecek becerileri geliştirmeleri gerekir. Bu, anlatmadan önce dinlemek, insanları sorguya çekmeden önce soru sormak ve bir yönetici olarak doğruyu söylemek veya bir talepte bulunmak için doğru zamanı beklemek, her zaman bu işte birlikte olduğumuz fikrini pekiştirmek anlamına gelir. Yönetici olarak işimiz insanların kazanmasına yardımcı olmaktır. Çünkü onlar ve takım kazanırsa, hepimiz kazanırız.
Blanchard, liderlerin, yöneticilerin ve kuruluşların fiziksel ve duygusal olarak güvende hissettiren bir çalışma ortamı yaratmalarına destek olmakla ilgilidir. Bu gerçekleştiğinde, çalışanlar insan olarak değerli olduklarını hisseder; önemli, yararlı ve fark yaratan işler ortaya koyarlar.
Bir lider olarak ilk adımı sizin atmanız gerekir. Çünkü siz ve çalışanlarınız arasında güçlü bir bağ yoksa, gardlarını düşürmezler, ortaya koyacakları performansı tahmin etmeniz veya memnuniyet yaratacak bir performans sergilemeleri mümkün olmayacaktır.
Bir lider olarak öğrenmek asla bitmez. Liderlik bir yolculuktur, bir varış noktası değil. Liderler bugünün ve yakın geleceğin ihtiyaçlarını karşılamak için büyümeli ve değişmelidir.
En iyi kuruluşlar, insanların akıllarıyla, kalpleriyle ve kolları sıvayarak her şeylerini ortaya koydukları bir ortam yaratırlar. Müşterilerimiz liderlerinden en iyi şekilde davranmalarını bekler. Bizim işimiz, liderlerde onlarca yıl sürecek ve zaman içinde etkili davranışlarını besleyecek fikirleri veya farklılıklar yaratmaya yardımcı olmaktır.
Blanchard’da, liderlik ve önemli iş konularıyla ilgili her geçen gün daha da zenginleşen içeriklerden oluşan derin bir kütüphaneye sahibiz. Günlük işlerini yaparken bulundukları yerde insanlarla buluşan öğrenme tasarımlarımız var. Hem liderlik etmek için gereken becerileri geliştirebiliyor hem de ihtiyaç duydukları zihniyeti kazandıracak bir öğrenme deneyimi yaşayabiliyorlar.
Herkes kendisini harika hissettiren ve başarılı olmasına yardımcı olan bir yöneticiyle çalışmayı hak eder. Herhangi bir kurumda doğru liderlik yapmak karmaşık ve duygusal, günümüzde ise bu iyice zorlaştı. Bizim işimiz sevgi işi. Yöneticilerinize doğru zihniyet ve becerileri kazandırmak için yanınızdayız çünkü çalışanlarının başarılı olabileceği harika bir ortam yaratabilirler.
İşi, hakkında konuşulacak bir şey haline getirin
İnsanlar işe zihinleri, kalpleri, alışkanlıkları, özlemleri ve gerçekleştirmek istedikleri hayalleri ile gelirler. Birçok yönden bu, işi sadece lezzetli değil, aynı zamanda hayatlarının kıymetli bir parçası haline getirmekle ilgilidir.
Umarım Francisco, insanları sofrada iş hakkında konuşmaya teşvik ettiğim için beni affeder (elbette anlattıkları şey mutsuz oldukları değil de çok mutlu oldukları bir şeyse).
İnsanlığımızı her gün yaptığımız işten soyutlayamayız. Benim için bu fikir ilk görevimde pekişti. Hepimizin arzuları var. Hepimiz bir şeyler başarmak istiyoruz. O halde işimizi insanların hakkında konuşmak isteyeceği bir şey haline getirelim.
Scott Blanchard
“How Do You Want People Talking about You at the Dinner Table?” adlı makalenin çevirisidir.